10.12.10

sen aşkı çiçek böcek güneş bulut bok püsür

winnie the pooh'lu defterim bitti. tam da evrimsel dersinin orta yerinde. üniversiteye başladığımdan bugüne bitirdiğim ilk defter. (def-ter kelimesi sanki teri def eden bir insanın yaz günü attığı çılgınca haykırışın post-modern sembolü gibisinden bir takım şeyler ya da bence ben çok üşüyorum bilemedim.) o açıdan kederlendim. şimdi işin gücün yoksa yeni bir şebelek defter bul. fakat nereden? eylül geçince kırtasiye malzemesi değersizleşiyor her yerde, hiç ilginç şey gelmiyor. peki ya seneye eylül'de de öğrenci olabilecek miyim? ah ah.
yemeksepeti.com beni kutsamalı bu kadar alış verişten sonra bence ya. tiramisu da mı alsam ne yapsam? yoksa hiç kumpir almasam mı? annemin cüzdanını çalarcasına cebinden çıkarıp akşam yemeği yediğim halde kumpir ve tiramisu da yemek istiyorsam acaba hamile miyim? ya da midem artık boşluğa açılıyor da benim mi haberim yok? neler oluyor bana, neler oluyor sana, bize neler oluyor GÜLÜM?
peki ya ben aşkı çiçek böcek güneş bulut sandımsa tarkan ne sandı? mevsimine göre uyuyup uyandığıma göre de sanırım baharda uyanan kışları uyuyan hayvan cinsinden ayı demek istiyor ki baya dolambaçlı yollar seçmiş. peki ya tarkan'a neler oluyor? brad pitt tarkan'a kaç basar? burda da kelime oyunu vardı ta arkana demek istemiş gibi davranıp sanki brad pitt'in arkama basmak gibi niyetleri olduğunu öne sürüp gülen kuzenler tanıdım ben, evet.
aldım vallahi tiramisuyu da. fakat bu tiramisu italyanca değil de japonca olsa daha bi yakışırmış. çinççançonglu bişi. hatta dayhatsu markasını andırmıyor mu söyleyiş bakımından?-gerçi sırf su geçiyor diye küçük sırlar'daki su'yu da mı japon ilan edeyim? bilişsel çarpıtma, aşırı genelleme filan yaptım apaçık ayol.
az önce yemeksepeti beni arayıp siparişimi buraya teslim edemeyeceği iddası bulunan destina'yı bana şikayet etti resmen. ama yollayacaklarmış yine de. bi de önce suratıma kapadı sonra tekrar aradı filan bir tuhaf. belki de şarjı bitti ya da biz bittik? kenan'a soruyorum? hangisi kenan? hem zaten destina tribe girdiyse cocoloco'da da var kumpir, allah allah. üstelik cocoloco bize destina'dan on metre filan daha uzakta ama bu tarz olayları yok nedir yani? kızdım bak.
bir de ben bu aralar bir tuhaf oldum blogumu okuyan insan kaldıysa onlara seslenerekten. bildiğin aile terbiyesi görmemiş kız gibi etek giyerken oğlan çocuklarıyla futbol oynamak isteyip de yetmezmişcesine, sen kaleci ol, dediler diye anneme ağlıyor gibiyim. ne yaşamımdaki sorunları tespit edebiliyorum, ne de bence olmayan sorunlara çözüm üretebiliyorum. hasb(p)?el kader biri isyan ederse bazı şeylerin yanlış olduğunu baya geç idrak ettikten sonra çözümsüzlükten saçmalıyorum. çünkü çözümü aramaktan bulsam da göremiyorum zaten. genel arama modundayım, odaksala geçemiyorum, hadi geçtim doyurucu davranışa ulaşmadan tekrar dön genel aramaya. böyle de kısmet olmaz ki seni gidi zalim yar?
bi de odun gibiyim, duygularımı kaşlarımla beraber kuaförde aldırıp orda bıraktım sanki. ve kaş çıksa da duygular çıkmıyor gibi gibi?
ve burnum donarken şimdi gelen komiden kim gitsin de alsın yemeklerinin derdine düştüm. kapıyı açmak bile korkunç zor geliyor. kapıda donarak öleceğim ya da kapıya giderken öyle efor sarf edeceğim ki enerji tükenmesinden öleceğim gibi gibi. ama bir ölüm var sonuçta. orda hemfikirim. kendi kendimle hemfikir olmak da ilginçmiş, neyse.
resmen saçmasaydım bari.
of çok sıkılmışım resmen, bari tv izleyeyim. de salona kim gitsin? en zayıf halka mı? tiksinç miyim neyim? öf...