30.11.10

pöh.

sevgili blogger,
gözlemlerime göre herkes seni terk etmiş. geçmiş olsun. zira takip ettiğim blog sahip/sahibelerinin en son yazdığı yazı en erken bir hafta öncesine ait. ne acı ama değil mi?
oğlum 4ünde ingilizce sınavım var lan çalışasım billahi yok vallahi yok.
blogun cinsiyetinin erkek olduğuna da nerden kanaat getirdimse.
östrojen eksikliğinden nöron azlığı yaşadığını filan mı düşündüm acaba?
sanki biraz laf çarpmışcasına mı oldu nedir.
hadi bana eyvallah, yolum açık olsun inşallah.

18.11.10

Bir Bayram Tatilinden Notlar

İstanbul'u özledim. Ama nasıl. Geçenlerde dolmuşla eve dönerken Manisa yoluna daldı gözüm. Uzun uzun gitseydim İstanbul'a. Ankara'ya da olurdu. Orayı da özledim. İnsanın az da olsa anılar saçtığı yerleri özlemesi hazin gözüktü gözüme. Geçen de otururken Kadıköy'den döndüğümüz gün geldi aklıma, Cevahir'de kahve içişimiz sonra, Leyla'yla İstiklal'de kafam güzel geçen geceden sonra saat 2'de nasıl Fatih'e döndüğümü düşündüm, otobüse binişimle odada Yalın'ın klibini izlediğim iki sahne arası koca bir boşluktu. Sonra Pelin'le Ankara'da kendi icat ettiği soslara kızlarının adını veren bir adamın dükkanında -hatta Tuğçe idi sanırım biri- gözleme gibi bir şey yediğimi hatırladım. Ve gecesinde hayatımı kurtaran sıcak şarabı. İçtiğim en güzeliydi. Ankara'da sıcak şarap bir başka mıdır, bilemedim fakat Mersin'deki de en kötüsü olabilir. İzmir bu konuda vasat.
Bayram tatilinde hasta oldum, üstelik de tatil biter bitmez pazartesiden cumaya 7 tane sınavım var. Bugün perşembe ve ben hemen hemen hiçbir şey çalışamadığım gibi bir de bütün gün ya Freecell oynadım ya da Nat Geo ADVENTURE izledim. Yemek tarifleri, sınırda uyuşturucuyla yakalananlar, kutuplarda kalın buzu elektrikli testereyle kesmek suretiyle kendilerine havuz açıp yüzen kardeşler filan... Keşke bunlardan sorsalar ama sormayacaklar, biliyorum. O yüzden kimi sıkıcı kimi karışık kimi bence saçma bazısı da eğlenceli olan bir dolu konuyu okumak duruundayım. Üstelik de ancak ve ancak tek bir gün dışarı çıkabildim daha. Oysaki planım hem arkadaşlarımı görmek hem de ders çalışabilmekti. Velhasıl, hastalık köyü şey dostlar. Hatta bak sıcak bastı ve baş ağrım azdı. Ama yatamam, vaktim yok.
Backstreet Boys'u da nasıl dinliyormuşuz ya,  Just To Be Close To You adlı parçaları çok kötüymüş, başım bundan dolayı da şişmiş olabilir. böh!
Ve yazımı bir klişe ile tamamlamak istiyorum: Nerde o eski bayramlar, nerde o kavurmalar, nerde?

10.11.10

geceleri günlere sayıp/kendi derdime yanıp/sen ağlarken ben güleceğim

Bu aralar bir değişiğim. Zaten belli olur hep. Sinirlendiğimi fark edip orda duruyorum. Sonra takmayıp sıradan bir şey duyuyormuşum gibi davranıyorum. Sonra o şey hakikaten sıradanlaşıyor ve unutuveriyorum. Ooooh kafam rahat, benden iyisi de yok.
Bir başka durum da şu: benden mühimi de yok. Ne acıyorum ne sabrediyorum ne tahammül ediyorum. Ne gerek var? Kim uğraşacak? Boşveriyorum, hoşgörüyorum. Tabi canım yanarsa soğuk sakin acısını çıkartıyorum. Asla affetiğim görülmemiştir. Kimse de beni etmesin. Umrumda değil açıkçası. Hak ettimse etmişimdir, ne diyeyim.
Ama bir Aylin Aslım melankolisine dönüş de yok değil. Daha doğrusu Aylin Aslım asiliğiyle gelen umursamazlık ama aynı zamanda tepkisellik rüzgarı filan gibi bir şey. Anlatamamış olabilirim. Ama bu halimi çok seviyorum. Ara sıra gelen bir hal bu ve üçüncü kez yaşıyorum. Sanırım antidepresanların yardımıyla oluyor, zira hep antidepresan kullandığım döneme denk gelmesi tesadüf olmamalı.
Oooooh, bok gibi de anlatmışım vallahi derdimi. Kimse de bir şey anlamaz, şahane olmuş.
Aman neyse, anlamazsa anlamasın. Bu da benim kafa salatam, ne yani?
Hem zaten dişim ağrıyor ama neyse ki cumaya randevum var böyle mubarek mubarek giderim.
Sevişmek de güzel ama
Elde yok libido.
Al bu da bir diğer postmodern denemem olsun insanlığa. Attila İlhan göndermeli.
Şu da başlığıma adına veren şarkı olur: Aylin Aslım - Karar Verdim Niyeyse saplandım bu şarkıya. Üstelik de orijinali Nilüfer'in olmalı. (Evet Google da onayladı, öyleymiş.) Ama bu halini daha bir sevdim. Normalde Nilüfer pek sevmem, belki ondandır.
Acılrımı birer birer yakıp gideceğim...