8.7.09

?...?

Yazmak... Ama ne yazmak? Nedir ki yazmak? Sözcüklerin kağıttaki, monitördeki, tahtadaki, asfalttaki, duvardaki... izlerinin peşinden gitmek? bugüne dek, yüzey üzerinde bıraktığım tüm noktalar kümesini ayağımın ucundan başlatıp sıralasam, kaç dünya turu atardım? Birileri arkamdan döküp saçtığım sıfatları, fiilleri, bağlaçları, edatları, ünlemleri toplayıp üst üste yığsaydı hangi takım önde götürürdü?
Bilemiyorum...
Bu aralar hep soru işaretleri ve üç noktalar... Emin değilim, her şey muallak... Bildiğim doğrular yanlış(mış) mı? Hiçbir fikrim yok... Umrumda mı(ymış)? Pek sayılmaz... Zaten ne umrumda(ymış) ki?
Benim umursadıklarımın ve dahi umursamadıklarımın hesabının bana bırakılması daha doğru olmaz mıydı? Yoksa ödünç bir yaşam mı peşimde sürüklediğim (ya da beni peşinden sürükleyen?)? Ondan mı bunca yargılama sorgulama? "Birinin özgürlüğünün başladığı yerde diğerininki biter." Sanırım bana ayrılan alan fazlasıyla iç içe girmiş, fazla diğerlerininkine yaklaşmış/karışmış ki herkes söz sahibi oluvermiş?
"Bu ülkede demokrasi var"(mış), "Bu ülkede kanaat ve ifade özgürlüğü var"(mış)...
Bilemiyorum... İnsanın bilmediği şeyler üstüne atıp tutması tehlikeli bir iştir? O zaman?
...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder