25.9.13

bundan sonra kimi sevsem bach'tır

ironik çağrışımlar ve kötü espri malzemesi olsun diye atılmamış olan bu başlık, 'st.mattew passion'ı dinleyen birinin dışavurumudur.
bach, kimse kusura bakmasın ama, bugüne kadar gelmiş ve gelecek olan en büyük bestecidir. yemişimdir mozart'ı, vivaldi'yi, wagner'i yani.
canım "yaşlanmışsın görmeyeli, şişmanlamışsın".
boş ver yea, benim de yüzüm yağlandı. olur olur öyle.
artık gittiğimiz kafenin resmi daimi müşterisiyiz. özel shut da geldi tam oldu. daha önce kahvaltıya davet edilmiştik, şimdi de kışın fasıla çağırıldık. ah uygarlık aşkı sen nelere kadirsin!
hani var ya 'gönülçelen' diye bir parçası teoman'ın, hah, işte onun ilk cümlesinden son cümlesine kadar hepsini aynen kabul et. belki terapi sürecine bir katkısı olur. ya da olmaz.
beni yalnız bırakmayan ve sabah 6'ya kadar bekleyen herkese teşekkürler. bekleme sebebi ne olursa olsun.
psikoterapi olarak bir grup hastaya sadece bach dinletmek istiyorum. depresyona etki olmasa da manik hastaların dozunu ayarlayabilir diye düşünüyorum.
bu arada st. mattew dediği de bildiğin matta ha, incil yazan var ya hani, o.
bach dinlemek için almanca, 'pierrot le fou' izlemek için fransızca öğrenmek ne kadar mantıklıysa, hayatta olan bir çok şey de o kadar mantıklı.
neah, yine hayat filan. çok bayık. beni bile bayıyor.
bir tane tiyatro  oyunu var bak, 'herkesin bildiği sırlar' diye. onu bulursanız izleyin ablalar abiler.
sevgili bach, senin aşkına 20 çocuk doğururdum, çok samimiyim. bir gün protestan olursam, bil ki sırf senin mezhebine girmek içindir. yoksa 20 çocuğu ancak katoliklik kaldırır, bunu sen de biliyorsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder