8.3.12

I myself hate marriages

canım mı sıkılıyor, ne oluyor, nedir? yazmıyor muyum yazamıyor muyum hangisi doğru? iyi de yahu problem nedir, desen sen mesela, ne cevap vereyim ki?
yıl-lar-dır sürüp giden aynı muhabbetler. gidip de derse girmedim, hep sorun çıkıyor hal böyle olunca -peki ya o  a'nın üstünde şapkası n'olacaktı?- abuk sabuk hayata bile dair olmayan bir takım  zırvalarla beyin yoruyorlar. ha bu arada, söylemiş miydim, ben üstün zekalıyım?. -bak yine a ve şapkası, gördün mü?-
sen şimdi diyeceksin, sevgili insan, nedir bu saçmalıklar? bazen öyle haller var!... ki, insanın her şeyi bırakıp baştan, yok başını geçtik çoktan, ortadan başlayası geliyor. insan ömründeki en stabil ve normal = güvenli -kısmen- şeyden  bile vazgeçer. nasıl anlatayım?
ben aslında seni özler ve severim. ama bazen abartılı benzetmeler ve kurulabilecek hayli uzun cümleler bile yok. o zaman ne için gideyim ben?
o, oturup da dünyanın en trajik mevzuunu -kaç u olmalıydı şimdi bu kelimede?- öyle sıradan bir cümle ile bağlar ki, ne diyeceksin yani? hayır zaten umrunda mısın, o da ayrı konu. yıllar geçecek ve diyeceksin yine: "ne saçmalık!"
kimsenin virgina woolf'luk oynama, haşa, ne haddi var?! -yine a, yine a- ama bazen de olmuyor. bak  bu şarkı çok güzel: misread - kings of convienience ama insan bir gün oturmayı reddettiği koltuklarda bulabilir kendini. belki öyle belki böyle.
olası bipolarsam elden ne gelir? bir meslektaşa gidip bir kaç tanı satın alsam, eee? elektroşok hâlâ -bu kez kesin şapkalı!- varmış. korkarım. zaten severiz hasta olmayı. çok marjinal çünkü.
iyi de, sene bilmem kaça dönmek mümkün bile olsa, ben emin değilim işte bu sonuçtan memnun muyum neyim. oldukça hoş adamlarla tanıştım da, evlilik neyin nesi? al bu da nokta:
hadi eyvallah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder