12.11.13

yüzüstü dalışlarda tutansızım

yedi. jübile. şarj. klasik. huşu. progresif. gıybet. bakır. poli. çoklu. kolçak. şaka. fare. berrak. yarrak.
kalvyeye bakınca gördüğüm kelimeler.
bir kaç dakika kafenin kapısında bekleyebilir. bir süre şarap içmeyebilir. bir süre hava soğumayabilir. bazen insan yağmur yağmadı diye mutsuz olabilir. insan bir litre kahveye hasret kalabilir. olabilir, olabilir.
bazı insanlar -ebilme'nin ayaklı halidir. onların yapamayacakları hiçbir şey yoktur. ama onların da yapamadıkları bir nokta gelir. 
hayır.
444
999
666
444
sabahtan akşama kadar ayinlere de katılsak, bir anlamı yok gibi. yağmur yağmıyor. ölelim mi? 
ölebiliriz, ölebilir miyiz?
hımmm. 
sapma noktasında bir avcı, kuşun kanadını köpeğine yolduruyordu ve gelinler düğünlerinde güvercin salıveriyordu ve köpekler yoluyordu, gelinler salıyordu, avcılar vuruyordu...
sonuç olarak bir itü'de endüstri mühendisliği okumadıksa, sosyal bilimlere olan tutkumuzdandır diyeceğim ne büyük yalan olacak kim bilir. bir düşün, sevgilime bile böyle büyük yalan söylemedim. 
evet.
444
666
999
444
saçma bir simetri peşinde sabah akşam akşam sabah demeden koşuyorduk. atlılar atlılar kızıl atlılar, atları kanatlılar! kan atlılar. kan attılar. kanattılar. tıpkı bir şöbiyet gibi, yahut bir baklava kadar ağır bir tatlıydın sevgilim, sen tadından yenmez haldeydin, üstelik de şekerlenmiştin. yine de bir jeff buckley değil, kimse değil, inan bana canım. yoksa ben senin harcırah yevmiye maaş ikramiye ek ödenti ne güzelim? dur dur, bak saçlarına taç yaptım lotuslardan. oy kullanan bir fok balığı kadar özgürüz. kır dökebildiğini.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder