aylarca görüşmemiş ve konuşmamışsın birileri ile. aylar sonra bakıyorsun ki birinin saçı uzamış, öbürü epey kilo vermiş filan. işin fiziksel boyutu ilk anda en çarpıcı gözükendir. ama geri kalan tarafları duydukça zamanında yapılmış olan kulenin altında bir kez daha ezilirsiniz karşılıklı. sitemden öte konuşacak söz kalmamıştır zaten.
eğer hayatımda bunlardan birini olsun bir şekilde döndürememiş olsaydım fena halde boğulabilirdim gün itibari ile. hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı gerçiğini kimse değiştiremez. bu da asırların klişesidir zaten: hiçbir şey eskisi gibi olamaz. klişe ama gerçek olması hüzün verici...
kimse kimsenin "sadece arkadaşı" değildir. ya daha çoğu vardır ya da daha azı. ama biz bunu karmaşa olmasın, dallanıp budaklanmasın, anlaması kolay olsun, özel hayata pek dalınmasın, aman ha kimse alınmasın gibi sebeplerden tek kelime altında birleştirip önümüze gelene sunarız. sonra n'olur o arkadaşlara? ilkokul arkadaşlarına, eski sevgili olan arkadaşlara, yolda görünce selam verilip daha da konuşulmayan arkadaşlara, arkadaş gibi anne kızlara, beraber içilip dertleşilen arkadaşlara, birlikte sinemaya gidip filmin övüldüğü arkadaşlara, yılda iki-üç kez görülüp yine de kaldığı yerden devam edilebilen arkadaşlara...? ölünür! ya uğruna ölünür, ya onun açısından artık ölünür, ya ciddi ciddi ölünür-doğru eşek cennetine- özetle bir şekilde ölünür, nasıl ve neden ölündüğününse pek kıymeti kalmaz o saatten sonra.
ben de bazıları için hayalet oldum. bakışları, adımları içimden geçiyor ama fark etmiyorlar bile. umurlarında değil, öldüm çünkü. kimisi de benim için çoktan yitti. geçen zaman boyunca çok şey yaşandı, bitti. üstüne bir de ben bitsem çok mu? ya da o/onlar?
sürekli kendime sorduğum iki soru var:
1-ne istiyorsun?
2-eee, sonra?
tatmin edici cevaplar alamıyorum pek, hatta cevap bile alamıyorum. siz alabiliyor musunuz? ondan da önce, bu soruları kendinize soruyor musunuz?
7.11.09
ne ayaksın hacı?
Nerden geldik buraya?
bakakalırım giden geminin ardından,
yok sarhoş değilim çok sıkıcıyım
5.11.09
4.11.09
haaa, tamam o zaman
ben hastayım. o da hasta. neticede hepimiz hastayız işte. ben bunu her biriniz için kabul ediyorum. rahatsız olmayın lütfen.
yok yahu domuz gribi ile bir bağlantısı yok mevzunun, psikolojik psikolojik.
ha, o dediğinden. haydi kabul edelim, ne ben senin dediğinden bir şey anladım ne de sen benimkinden. "ha, o dediğinden." kalıbı bu iletişim kopukluğunu gizlemek amaçlı ortaya çıkmıştır. doğru mu?
"o değil de" kalıbı da "dediklerin ilgimi çekmiyor, anlatmak istediğim ve bana daha cazip gelen bir mevzu mevcut, iki dakika sus, lütfen." demek değilse nedir?
bunlar gibi daha pek çok kalıp olabilir, hatta kesin vardır. herkes alt metnini de bilir ama kimse itiraf etmez. bence bunun sebebi karşıdakini kırmaktan öte aynı duruma kendisi düştüğünde "iki dakika sus" lafını duymaktansa "o değil de" gibi yumuşatılmış bir şey duymayı tercih ettiğindendir. öyle ya, hangimiz kırılmak isteriz ki böyle "ufak tefek" şeylere.
sen şimdi diyorsun ki içinden: "ha, o dediğinden. o değil de bizim bir arkadaş..."
ben de diyorum ki: "hı hı."
yok yahu domuz gribi ile bir bağlantısı yok mevzunun, psikolojik psikolojik.
ha, o dediğinden. haydi kabul edelim, ne ben senin dediğinden bir şey anladım ne de sen benimkinden. "ha, o dediğinden." kalıbı bu iletişim kopukluğunu gizlemek amaçlı ortaya çıkmıştır. doğru mu?
"o değil de" kalıbı da "dediklerin ilgimi çekmiyor, anlatmak istediğim ve bana daha cazip gelen bir mevzu mevcut, iki dakika sus, lütfen." demek değilse nedir?
bunlar gibi daha pek çok kalıp olabilir, hatta kesin vardır. herkes alt metnini de bilir ama kimse itiraf etmez. bence bunun sebebi karşıdakini kırmaktan öte aynı duruma kendisi düştüğünde "iki dakika sus" lafını duymaktansa "o değil de" gibi yumuşatılmış bir şey duymayı tercih ettiğindendir. öyle ya, hangimiz kırılmak isteriz ki böyle "ufak tefek" şeylere.
sen şimdi diyorsun ki içinden: "ha, o dediğinden. o değil de bizim bir arkadaş..."
ben de diyorum ki: "hı hı."
1.11.09
aslında bir konu var, neden bulamayız?
yıllar önce şöyle bir fikrim vardı:
1) bu dünyada benim sevebileceğim bir erkek yok.
2) bu dünyada beni sevebilecek bir erkek yok.
3) sevgililik gereksiz ve saçma bir olgudur.
yaklaşık 4 yıl geçti bunun üstünden, biri gelip ince ince uğraşıp zar zor değiştirmişti bu fikri. sonra biri daha geldi, benim kafam karışıktı bir şey anlamadım ne diyor ne yapıyor filan.
velhasıl, şimdilerde 4 yıl önceki bu üç maddeli fikre geri döndüm. erkeklerin beni sevip beğenmesinden çok ötede ben onları hiç beğenmiyorum. çok sığ, çok tipsiz, çok anlayışsız, çok şu çok bu buluyorum hepsini. onlar da beni çok gerizekalı, çok kendini beğenmiş, çok ukala filan buluyordur muhtemelen, bulsunlar.
yine yıllar önce bir adaşım "en güzel sevgililik kış mevsiminde olandır" demişti. sen üşürsün, o üşür, birbirinize sarılır ısınırsınız gibilerinden. mevsim de umrumda değil, bir tek şubat'ın 14'üne gıcığım.
tv'de sinema bir mucizedir oynuyor ve fenerbahçe 1-1 berabere. oysaki yeniyordu. üzüldüm. böyle biterse daha fazla üzülürüm.
su'suyorum, çok. uyuyorum, çok. yarın da bir çok işim var yine...
sivilce bulaşıcıymış. dün öğrendim ben de.
tıpkı lise boyunca işime bakıp mezun olma yoluna gitmem gibi. sosyallik ne kazandırır insana?
fakat şu dinlemediğim adam var ya... var işte.
fazla cips mideyi bozar, denedim gördüm, sizin de denemenize gerek yok.
ne adamlar gördüm, aslında koyulacak sıfatları yoktu.
sen beni anlayamazsın, çünkü anlaşılır sözler söylemiyorum.
uykum var, yine...
1) bu dünyada benim sevebileceğim bir erkek yok.
2) bu dünyada beni sevebilecek bir erkek yok.
3) sevgililik gereksiz ve saçma bir olgudur.
yaklaşık 4 yıl geçti bunun üstünden, biri gelip ince ince uğraşıp zar zor değiştirmişti bu fikri. sonra biri daha geldi, benim kafam karışıktı bir şey anlamadım ne diyor ne yapıyor filan.
velhasıl, şimdilerde 4 yıl önceki bu üç maddeli fikre geri döndüm. erkeklerin beni sevip beğenmesinden çok ötede ben onları hiç beğenmiyorum. çok sığ, çok tipsiz, çok anlayışsız, çok şu çok bu buluyorum hepsini. onlar da beni çok gerizekalı, çok kendini beğenmiş, çok ukala filan buluyordur muhtemelen, bulsunlar.
yine yıllar önce bir adaşım "en güzel sevgililik kış mevsiminde olandır" demişti. sen üşürsün, o üşür, birbirinize sarılır ısınırsınız gibilerinden. mevsim de umrumda değil, bir tek şubat'ın 14'üne gıcığım.
tv'de sinema bir mucizedir oynuyor ve fenerbahçe 1-1 berabere. oysaki yeniyordu. üzüldüm. böyle biterse daha fazla üzülürüm.
su'suyorum, çok. uyuyorum, çok. yarın da bir çok işim var yine...
sivilce bulaşıcıymış. dün öğrendim ben de.
tıpkı lise boyunca işime bakıp mezun olma yoluna gitmem gibi. sosyallik ne kazandırır insana?
fakat şu dinlemediğim adam var ya... var işte.
fazla cips mideyi bozar, denedim gördüm, sizin de denemenize gerek yok.
ne adamlar gördüm, aslında koyulacak sıfatları yoktu.
sen beni anlayamazsın, çünkü anlaşılır sözler söylemiyorum.
uykum var, yine...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)