30.7.10

yazmasam çatlardım

içimden küfürler geçiyor, her birinde durup söylemiyorum.
önce tübitak ilk 5000'e girenlere verdiği 500tl değerindeki muhteşem bursunu artık vermeyeceğini ilan etti. ağladım zırladım baktım değişen birşey yok ne yapalım dedim hazmettim.
ama bilkent'in yaptığı beni derin bunalımlara soktu.
tam burs denen şey! felsefe bölümü kapsamlı bursa geçiş yapamıyormuş. söyleyelim hemen ne farkı var:
tam burs'ta sadece eğitim ücretiniz karşılanır, kapsamlı bursta iki kişilik yurt olanaklarından ve 325tl cep harçlığından da faydalanırsınız. ben diyeyim öss sen de lys ya da ygs (alışamadığım literatürler)'dki başarı sırına göre decep harçlığın yükselebilir, kitap masrafların da karşılanabilir, odur budur şudur.
neden ama neden motivasyonumu yerlere indirmek zorundalar? koç'a tam burslu girsem çalışma karşılığı yurt ücretinden muaf olabiliyorum. ama zaten derece yapmam lazım. şimdi sorarım, derece yaptıktan sonra zaten istediğim yere gidemez miyim ki ben zaten? mesela yeditepe'ye de gidebilirim. filan falan.
delirmek üzereyim. sürekli brileri bir önceki verdiği bursu geri alıp duruyor.
hayatımın hatası nedir diye baktığımda gördüğüm tek birşey var o da 4893. olup ege üniversitesi psikoloji bölümü'nü seçmektir! e be gerizekalı, 89'lularla sınava girip ilk 5000'e girişsin, tübitak o zamanlar felsefe seçene 400tl mi ne veriyor, üstelik istediğin okula da gidebiliyorsun, ayda babanın maaşı kadar para alıp keyfini sürerdin şehir dışında ailenden para almadan tam burslu ve tam özgür yaşardın. mal mısın psikoloji okudun da ne bok farkı var felsefeden! a gerizekalı a salak!
ben burdan ilk 5000'e girip de hayali ege psikoloji olanlara acilen diyorum ki: -dur, hatta hayali psikoloji olanlara acilen diyorum ki: iyi bir vakıf üniversitesinde sosyoloji okuyun felsefe okuyun ama sıradan bir devletüniversitesinde psikoloji okumayın okumayın okumayın! bak boldla yazdım, o derece okumayın. ha siz istatistik sınavına mesela bir sırada üç kişi oturarak girmek isterseniz, o ayrı ben sizi tutmayayım.
kalabalık okullardan ve kalabalık bölümlerden hayır gelmez sevgili öğrenciler. bunu tek tek tüm üniversite adaylarına söylüyorum: ı-ıh! çünkü:
-sen şimdi diyorsun ki okul birincisi olurum kieeee, yatay geçerim kieeee, yan dal yaparım kieee, hatta yan dal köpeğim olsun lan çap yaparım .mına da korum! kusura bakma senin lügatından konuşuyorum, sen genelde öss'ye çalışırken delirmiş herşeye küfreder hale gelmiş bir genç oldun, isyankar oldun içinde patladı, anlıyorum. sevgili genç, 80 kişilik sınıfta mı birinci olma ihtimalin daha yüksek 20 kişilik sınıfta mı? lütfen, olasılık sorusu çözerek bu sınava hazırlandın en kolay soruyu yanlış yapma. madem öyle hayallerin var, demek ki az kişi rakip sayısını direk düşürüyor. ha başlangıçta saydığım yandır çaptır derecedir, muhtemelen hayallerinde kalacak, hepimiz öyle dedik de girdik genç insan. ama olur da çok hırslı çıkarsan diye bir ihtimal verdim.
-ikincisi yüksek lisans yapmak isteyeceksin. sevgili genç, nelere nelere ihtiyacın var yüksek lisansa başvurabilmek için biliyor musun sen? bak girebilmek demiyorum, sadece başvurmaktan bahsediyorum. işte listen: genelde 2,50/4,00 ortalama (kolay sanma üniversitede 2,50 yapmak lisede 100 üstünden 70 almaya benzemez, arzu ettiğin üniversiteliyi çevirip sorabilirsin), ALES'ten 65-70 artık bölümüne bağlı olarak birşeyler almak (ALES de bir çeşit öss, zamanın yetmezse şaşırma ilk girişte genelde 160 sorunun 40'ı 60'ı filan yetişmiyor, sen son sene bir güzde bir baharda gir en az ya da kursa filan git kendine çok güvenmiyorsan), IELTS, TOEFL, ÜDS, KPDS veya okulun kendi yaptığı ingilizce yeterlilik sınavından senin anlayabileceğin dilde 100 üstünden 65 gibi bir şeyler almak (bu noktada ÜDS ve KPDS kolay kieee diyenleri duyabilirsin ama iyi üniversiteler dediğimiz ODTÜ, boğaziçi filan ÜDS'yi sınavdan saymayıp kabul etmiyorlar. TOEFL hemen hemen her üniversitenin kabul ettiği bir sınav olmakla beraber ekşi sözlüğün yolunu tut derim sınava girenlerin deneyimlerini öğrenmek için.), 2 adet referans mektubu (80 kişilik sınıfta seni fark edebilen kaç öğretmenin olacak ya da sen kendini nasıl fark ettireceksin bilemiyorum. tez alırım, tanırlar dersen herkesin tez alamayacağını da söylmek zorundayım. ortalaman düşük gelirse tez vermezler diye bir şey yok, hocanın canının o gün tez vermek istemesi lazım öncelikle. sonra senin seçeceğin konunun da hocanın ilgi alanı dahilinde olması şart. yoksa ne yapsınlar senin tezini. yüz alırım fark ederler dersen tüm derslerden yüz alırsan belki derim. bölüm birincisini bile tanımazlar genelde senin referans mektubu istemen gereken dönemde, çünkü daha mezun olmamış olursunuz. kalabalık okulda okumanın dezavantajı), mülakattan başarılı olmak (bu kısım ayrı bir olay zaten, akademide bile akrabağlık ilişkilerinin önemini görebilirsin.). ve diyelim öğretim görevlisi oldun hatta büyüdün prof oldun, alacağın maaşla aşk-ı memnu'daki villaları öderim sanıyorsan ancak gülerler.
-yurt dışı istemen de olası genç. ben bugüne kadar ERASMUS'ta sonuncuyuz diyen üniversite duymadım. hepsi birinci mubarek. inanma evladım. hep kandırıyorlar. burdaki anahtarın ingilizce eğitim veren bir okulda okuyor olmak olsun. ve ikinci yabancı dili de sana adeta istemesen de versinler. neden mi? şansın artar. ERASMUS anlaşması yapmak istediğin bir okul varsa işin kolaylaşır, ister kabul et ister reddet türkçe güzel bir dilse de ingilizcenin geçerliliği var. ikinci dilinle de o dili konuşan ülkelere gidebilme olanağın olur.
böyle şeyler.

1 yorum: