14.12.11

"Yazma" eylemi, bilişsel öğrenme düzeyinin sentez basamağından çıkarken, "eleştiri" bunun bir üst ve bilişin de son katmanı olan değerlendirme kısmına aittir. Bu noktada Berna Moran, Tahsin Yücel, Aysu Erden, Türkiye'de, edebiyat alanında akla gelen ilk isimlerdir. Tüm bu insanların ve kesinlikle hakim olmadığım alanların diğer eleştirmenlerinin bilinip bilinmediği karmaşasında benim durduğum zavallı noktayı da geçersek, bütün gün iki ayak üstünde yemek tarifi kitaplarının bile "kritiğini" yapar iken buluyoruz kendimizi. Enteresan insanlarız. Sübhanallah kardeşim, ibretlik bir paylaşım, demiş bir internet düşünürü.
Buyrun size bir bilişsel psikoloji giriş dersi niteliğinde basamak açıklaması. Bloom'dan gelsin:
1. Bilgiyi Öğrenme: Mesela, "Türkiye'nin başkenti Ankara'dır." bilgisini bilmek, bu basamakta yer alır. En basit basamaktır.
2. Kavrama: İşin içine "örneğin" lafı giriyorsa, kavrama düzeyindesiniz demektir. Sıcak kanlı hayvanın tanımını yaptıktan sonra (burada bilgiyi öğrendik),  örneğin insan sıcak kanlı bir hayvandır diyebilmektir. (Şıpsevdi sakızı cümlesi oldu.)
3. Uygulama: Bu noktada bir matematik problemi çözmekten tutun da, askıya ceketinizi asmaya varana kadar, günlük yaşam içinde "uyguladığınız" ne var ne yoksadan bahsetmekteyim. Yalnız, matematik problemini verilen formülde rakamları yerine koyuyorsanız bu düzeyden söz ediyoruz, yoksa siz bir Gauss (daha fazla Gauss!) iseniz o konu ayrıdır.
4. Analiz/Çözümleme: Bir cümleyi ögelerine ayırabiliyor musunuz? O zaman analiz yapıyorsunuz demektir. Bir yemeğin içinde hangi malzemeler olduğunu mu tahmin ediyorsunuz? Tebrikler, bir analiz daha!
5. Sentez: Ayrıştırdıklarınızı birleştirmenin tam sırası! Yepyeni bir yemek mi yaptınız? Bir bina mı tasarladınız? Kompozisyon yazdığınızı mı düşünüyorsunuz? Şiir mi yazdınız yoksa? Bir film mi çektiniz? Senteze varan noktadasınız. Tabi ki bu noktada da örneğin, şiir yazmakla şiir yazdığınızı sanmak arasında fark olduğunu gözden kaçırmamak gerek. Yazdığınız şiirin hangi akıma ait olduğu, öykünüzün bir edebiyat katliamına neden olup olmadığı filan mühim değil.  Mühim olan insanlık da değil. Nedir mühim olan? Şudur; günümüz insanının Google'ı keşfinden sonra yaptığı kopyala-yapıştır eylemidir. Ne yazık ki, kimse çakmazsa diye ç"alıntı"lanan yazılar, yapılan yemekler, düzenlenen showlar yahut karakalem çizimler, olsa olsa en iyi ihtimalle model almadır. (Bandura)
6. Değerlendirme: Sorgulama, eleştirme ve savunma bölümüdür. Avukatlar her gün bu seviyede gezerler, Platon da mesela hep öyleydi rahmetli. Futbol maçındaki savunma oyuncusunun hangi biliş halinde olduğunu ise şu anda kestiremiyorum.
İşte biz insanlar, Bloom'u nasıl şaşırtamadık bilmiyorum. Niye mi? Çünkü 6. basamakta durup duruyoruz ama 1. basamaktan haberimiz yok. Bu da insanın uçabildiğinin bir kanıtıdır ve Hezarfan Ahmet Çelebi'den önce de mevcuttur.
Şimdi ben Bloom'a diyorum ki, bilişsel gelişim basamak basamaktır ve basamaklar atlanamaz demişsin de, bu kadar adam nasıl atlıyor? İşte Marzano da 2000 yılında bu soruyu sormuştur. Ve, acı ama gerçek, Bloom yanılmıştır. Zaten sosyal bilimler düzleminde her an herkes yanılabilir. Düşünsene, sene 1956, Ege Üniversitesi kuralı 1, teyzem doğalı 6, Hiroşima'da bomba patlayalı 11, Anthony Giddens öleli 17 yıl olmuş, adam bu teoriyi ortaya atıyor. Ama yapacak bir şey yok. Her güzel şey gibi bu taksonominin de bir sonu gelmiş.
Hal böyle olunca, bir Berna Moran vaziyete karşın her basamağın altını doldura doldura nasıl son basamağa gelmiş? Marzano'nun dediği gibi "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunur" anlayışına katılıp kapılan mevcut nüfus, bilişsel ekonomi mi yapmış? Ne olmuş oralarda? Bilemeyiz. Bildiğimiz şeyler ise derya olmasına karşın bu bireysel farklılıkları çok da sağlıklı açıklayamayız. Çünkü hemen her psikologun dediği gibi "İnsanla uğraşıyoruz kardeşim!"





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder