3.4.13

İade Edemem.


Hayatta bazı şeyler var, mesela istediğin anda sigara içememek gibi, bunlar adama çok koyuyor.
Barış Bıçakçı'nın kitabında bir bölüm vardı. Evlerinde yaşayan ve platonik olarak aşık oldukları kızın yaptığı abuk sabuk şeyleri gülümseyerek karşılıyorlardı ama eski sevgililerinin filan vaktinde bu ufak tefek şeylerden çok canını yakmış insanlardı aslında (Kitaptakini hatırlamıyorum ama diş macununu ortadan sıkmak filan gibi şeylerden bahsediyoruz). Bunun böyle bir garip his olduğundan filan söz ediyordu. Sahiden garip hismiş. Dur yapma!, deyip elinden alasın geliyor, için gidiyor, yapamıyorsun. Öööööyle bakakalıyorsun giden geminin ardından. Hayır sorsalar verecek cevabın da yok. Ben yapmadım mı diyeceksin? Tabii ki ben yaptım diyeceksin.
Var, bazı şarkılar var mesela Yasemin Mori'nin Konuşmak şarkısı olabilir, içindeki döngüsellik sanki döner merdivenlerden aşağı aşağı yuvarlanıveriyormuşsun hissi yaratıyor. Hayat da bazen öyle merdivenlerden yuvarlanır gibi.
Mesela bazen de şöyle, Before Sunset'teki gibi. Öyle şehrin içinde yürüyüp gidişleri gibi. İnsan bir Paris boyu yürümek istiyor. Lakin burası Paris değil. Aydınlanma yaşamak bu olsa gerek.
Sürekli Ceylan Ertem'den bahseder gibi olmasın ama o kadın nasıl güzel Ali diyor. Şarkının hikayesi çok rahatsız edici ama, işte o Ali yok mu. Var.
Sen bazen insanlarla konuşuyorsun. Bu çok normal bir eylem. Buraya kadar sorun yok. Ne o geçen bir geyik vardı, birine ismini sormuşlar da, ben isim değilim fiilim, demiş. Bunlar sorun işte abi. Bazen susmak gerek. Bazen de istediğini, planladığını, hesapladığını söyleyemiyorsun ya da söylemiyorsun örneğin o da garip bir şey. Bu fikir de geçiyormuş uğramış gibi. Niye peki, niye niye? Hep öngörüsüzlükten. Hep egosantrizm. Hep öyle şeyler.
Dün Zeynep "ıkınarak yaşamak zor" dedi, otobüste gülme aldı. Ikınarak yazmak da hiç kolay değil sevgili Zeynep. Gerçekten.
İşte tam da bu yüzden psikologa gidiyoruz. Açık açık söyleyemeyeceğimiz şeyler var. Psikolog nasılsa kimseye söyleyemiyor, böyle bir kafa rahatlığı yok. Ben şimdi arayıp kimlere kimlere neler demek istiyorum ama olmuyor. Çünkü, bilmem kaç yıllık arkadaşın olduğundan bir hukukun oluyor, ayıp oluyor. Çünkü hayatında işgal ettiği yer sebebiyle hayatındaki başka insanları incitecek konumda. Çünkü bazı adamların hayatlarında bazı kadınlar var mesela (ya da işte tersi) saygı duyup çekilmen gerekiyor. Çünkü senden büyük olduğundan terbiyesizlik etmiş oluyorsun. Çünkü senden daha yüksek bir mevkide olduğundan hayatını kaydırma ihtimali var. Çünkü anan baban (özellikle bu kısma hastayım zaten, anan baban olması başlı başına yeterli). Çünkü elinin köründen dolayı. Çünkü eşşeğin zikinden ötürü.
Konuşamıyorsun, yazamıyorsun, blok blok üstüne. Sanırsın O'neil'la teke tek kalmışsın ama adam 2.16 sen 1.59. Attığının anlamlı bir yere gitmesi için mucizeye ihtiyacın var.
Neden kimsenin hayatı temiz değil arkadaş? Kimseye, gel de beni geçmişin yüklerinden kurtar, diyemiyorsun (deme zaten, lafın gelişi). Yine çünkü, zaten herkesin kurtulmayı umduğu bir geçmişi var. Ve çünkü, kimseyi kurtaramazsın. Yok yani, denedim gördüm olmuyor. Zaten çoğunun da çözümü yok. Tek çıkar yolu unutup devam etmek. Ama gerçekten unutup. Öyle unutmuş gibi yapınca çıkı-çıkıveriyor. Bir yandan da bazı şeyler unutulmuyor be kanka. Elden ne gelir. Oturup ağlasak mı, sarımsaklasak da mı saklasak napsak? İşte ben demiştim, öyle bir adam olacak ki, neyse. Adam olana çok bile.
Ohooo aslında ben neler demiştim, ne lokmalar yemiştim. Şu anda kendim bile okusam anlayamayacağım göndermelerle dolu yazılar var mesela. Şu anda hiç görüşmediğim adamların çektikleri kısa filmleri izlesem daha çok şey anlarım, o derece.
Buradan boşluğa sesleniyorum. Aramazsan görüşülemiyor. Bekledim, ama, karşılaşmadık. Demek ki, arayacaksın arkadaşım. Ha sen aramazsan ben zaten arayamam. Suçu üstüme alamam. İdare edemem anne, idare edemem!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder