11.4.10

eski acıların kabuklarını kaldıranlar.

bütün meselemiz bir adamı iliklerine dek özlemekte. susuz kalıp gece yarısı uyanınca baş ucundaki sürahinin boş olması gibi dokunamıyor olmak. araya kilometreler girmiş. mutfak da öyle gecelerde adeta millerce uzaktadır ya. işte öyle.
bütün meselemiz ideallerimizin saçma sapan gelmesi diğerlerine. bir an evvel işe başlamak gerekliliğinin göze sokulması. ikinci üçüncü dördüncü üniversiteler okunulup ne yapılacak, sonu yok bunların. bu sebeple salla başı al maaşı ebediyen aynı çarkta kıvran dur. bu okumaktan dahaca iyi. ı ıh. hayattan zevk almayan birini dört duvar arasına koyup tüm gün hesap yaptırmak, kağıt doldurtmak filan bence onu ikinci kez öldürmektir. ben bir daha ölmek istemiyorum. kpss'ye de gir-mi-yo-rum! en azından seneye ve bu sene.
ben bu adamı özlüyorum.
ben bir adamı özlüyorum.
tenim tenine dikilmiş gibi, ayrı kaldıkça dikişler patlıyor gibi, can yakıyor gibi.
ben korkuyorum.
koskocaman okyanuslardan, ilk defa. oysaki okyanuslar da pınarların akmasıyla olmadı mı? onlar da benden bir parça değil mi? ama korkuyorum. okyanuslar kocaman. ve ben pek iyi yüzemiyorum. üstelik de titanik 16 nisan'da batmış. (peki ya shuffle'dan ocean adlı bir şarkının bu cümleler üstüne denk gelmesi neyle açıklanmalı?)
ben, yorgunum.

2 yorum: