4.9.09

Fal

Fallara takmak. Evet böyle. Olup biten pek bir şey yok yaz mevsiminde malum, hep aynı klasik, Haziran'da 3 yıldır beni terk eden sevgilinin "yine mi terk edeceksin?" sorusuna inkarının 3 gün geçmesinden sonra terk edişi, bir süre üzülmek, yıpranmak, sonra illaki yapılması gereken işler çıkması, sınavdır, çeviridir, bir kaç yere gitmek, yine birinin evlenmesi vesilesiyle bir kaç günlüğüne kent değiştirmek, gördüğün kenti yine de seni terk eden adama anlatmakta ısrar etmek, temmuz ağustos'ta artık mesajları bırakmak, telefonları sağda solda unutmak, mesaj gelirse de avea mı vakıfbank mı diye heyecanlanmak, kongre için bir daha kent değiştirmek, yakın arkadaşları görmek, yine 8 yıldır olduğu gibi aynı yazlığa gitmek ve orda limitsiz zaman geçirmek, öyle ki günleri, saatleri karıştırmak, eylül'ün girişi, okulların açılmasını beklemek son 14 yıldır, bu yıl açılmak da bilmemesi zaten ve öylece beklemek! Beynin örümcek ağları bağlayıp ortalığı basan tozlardan hiçbir şeyi net olarak algılayamaması... Ve fallara takmak. Her şeyin bunca belli olduğu ve beklemekle geçen bir dönemde insanların size ilginç bir şeyler söylmesini beklemek bu sefer de.
Dedi ki: Falında Y harfi var. Aaaaa hem tabakta çıkmış hem bardakta!
Dedim ki: Yaaaa, yine demek? O da bir Eylül klasiği ama bu sefer epey yaklaşmıştık sona?
Dedi ki: Zaten o değil asıl kısmetin, arkada sisli bir at var, asıl kısmetin odur senin.
Düşündüm, kesin yine ayrılacağımızdan yine aynı Y çıkacaktır karşıma. Ya da gelecek yaz bir değişiklik olur? Hayır tabii ki de inanmadım yazdığıma.
Her şeye rağmen falın çıkmasını da isterim yine, bu sefer nasıl saçma bir sebeple son bulacak diye? Nasıl bir yalana inanıp seveceğim yine diye? Unutmak için de nasıl bir icat çıkaracağım acaba diye?
Merakla bekliyorum seni yaz 2010, arada olacakları görebilmenin tek yolu sana varmaktan geçiyor ne de olsa...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder