24.3.10

okuldayım, zaman öldürüyorum

sonuç: tek başına yenmiş bir kase mercimek çorbası, bir kaşık kekikli mantı (yanlışlıkla kekilenmiş, amaç nanelemekmiş) ve 3 tane konmuş olmasına rağmen ancak 2si bitirilmiş kemalpaşa tatlısı. saat 11:59'da bütün bunlar halledilmiş ve dersin başlamasına bir saat kalmış. mide bulantısıyla karışık karın ağrısı çay almak için sıra beklemeye izin vermemiş. gidilmiş kütüphanede oturulmuş, sokrates'in savunması okunmuş. bir kaç arkadaş gelmiş o sırada, tez almaktan bahsetmişler. tez alası tutmuş ama kimden alsın bilememiş. hangi konuyu alsın hiç bilememiş. onun ilgilendiği konularla ilgilnen kimse mevcut değilmiş o kadar öğretim görevlisinden. ne olurmuş sanki sanat psikolojisi ile ilgili tek bir öğretim görevlisi olsa. arasan dünyada kaç kişi çıkarmış ki zaten?
yalnızlık onun her şeyiymiş. çünkü hep yalnızmış. ve yalnızmış. çok fazla arkadaşı, mesaj atabileceği gırla insanı da olsa pek can sıkıcı geliyormuş bütün bunlar ona. sorun çıkarıcı geliyormuş. o da sürekli sorun çıkarıyormuş zaten. melankoliyi kim sever?
şimdi ne olduğunu hiç anlamadığı bir süreçte savrulurken, keşke her şeyin daha sakin ve güzel geçmiş olmasını dilemekten başka elinden bir şey gelseymiş.
yeni yeni kitaplara başlayıp yarım bırakmaca da neymiş?
bakılacak kusurları artmış insanmış artık o. işte hepsi bu.

3 yorum: